ArÅŸiv

Buna etikete sahip yazılar; ‘türk dil kurumu’

Türk Dil Kurumu’nun Ayıklama Operasyonu !

Pazar, 02 Oca 2011 1 yorum

Anayasa ve yasalardaki pozitif ayrımcılık ile ilgili düzenlemeler Türk Dil Kurumu (TDK) yayınlarına da yansıdı. Nesillerce kullanılan, “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin”, “Devletin malı deniz, yemeyen domuz”, “Eksik etek”, “Kaşık düşmanı” gibi küçük düşürücü, hakaret içeren ifadeler TDK sözlüklerinden titizlikle ayıklandı. TDK’dan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın, “Yeni sözlüklerde, genç kuÅŸaklara aktırılmasında yarar olmayan, yasalar ve genel ahlakla çeliÅŸen sözler yer almayacak” derken, bu kapsamda TDK’nın 7 bilim adamından oluÅŸturduÄŸu komisyon Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nde 20 bine yakın deyim ve atasözünü incelemeye tabii tutarak titiz bir ÅŸekilde ayıkladı.

Bir internet fenonemi olan abimiz gibi “Aralarında bir fark kaldı. O farkınan çok iyi oldu, çok da güzel oldu. Haa kurban olduÄŸum atasözleri geçmiÅŸten gelebilir, amma lakin ki…öyle deÄŸildir ! ” demek istiyorum.

Bu düzenleme sonrası insanlarımız artık bu atasözü ve deyimleri zihinlerinden de silerek bir daha hiç kullanmayacaklardır kesin. Öyle kafamızın estiği gibi, beğenmediğimiz, çağın getirdiklerine uyduramadığımız, geri kafalı, örümcek kafalı, komünist, devrimci bulduğumuz, veya fikrimizin köşeli yerlerine takılan ne kadar sözümüz, deyimimiz varsa onlar da tiz kaldırılsın sözlüklerden, ki böylece kültürümüz şenlensin, aklansın, pirüpak olsun.

Sözlük demek bilinmeyenleri izah eden demektir. Ä°lk kaynaktır, geçerli kaynaktır. Böyle bir durumda hani o kötü etkilenmesin dedikleri ileriki nesiller nereden bilecekler ki “Eksik etek” in veya “Bana dokunmayan yılan bin yaÅŸasın” ın ne demek olduÄŸunu. Bir ÅŸeyin tanımını yapmak bambaÅŸka ÅŸeydir, ki bu bir sözlüğün vasfıdır, görevidir, o ÅŸeyin iyi mi kötü olduÄŸuna karar vermek bambaÅŸka ÅŸey. Bu mantıkla ilerleyecek olursak bir dolu küfür ve argo kelimeyi de sözlüklerden kaldırırsak mesela, ileriki nesiller küfür bile etmeyeceklerdir. Ağızlarına biber sürmeye filan gerek kalmaz hem o zaman.

Vaktiyle bu topraklardaki çoÄŸu veya kimi insanların yaÅŸayışlarındaki bir varoluÅŸu ifade ediyor bu deyimler, bu sözler. O zamanlar böyle düşünenlerimiz var olduÄŸu için, vaktiyle bir anlatılmazı basit bir ÅŸekilde anlattıkları için atasözü oldular, dilimize yerleÅŸtiler. BeÄŸen beÄŸenme, sev sevme, katıl katılma. O bizim. O geçmiÅŸ bizim yahu. Ä°yisiyle kötüsüyle bizim o kültür. Öyle kırpılamaz, tıraÅŸlanamaz. Åžurasını beÄŸenmedim, burası olmamış denilerek eÄŸilip bükülemez tarih, geçmiÅŸ. “Ulen ÅŸu 93 Harbi fena bozu bizi, dağıldık resmen. Gençlerimizin zihnindeki anlı ÅŸanlı tarihe halel gelmesin, dur kaldıralım bunu tarih sayfalarından” diyemezsin. “14 yaşında Nazife hanıma da doyum olur mu ? diyen türkü varya, abi o türkü sapık resmen. Kaldırın repertualardan, çalmasın hiç kimse, neme lazım gençler kötü etkilenir filan” diyemezsin. Böyle birÅŸey olabilir mi ?

Tabi yakın tarihimizin yeni yeni aydınlandığı bu dönemlerde buna benzer nasıl sipariş üzerine tarihler yazıldığını da biliyoruz. Sipariş üzerine tarih yazılamacağı, türkü yakılamayacağı gibi yakışık almadığını düşündüğümüzden dolayı da de atasözlerinin, deyimlerin üzeri çizilemez, sipariş üzerine sözlük derlenemez. Sözlük varolanlar bütünüdür.

TDK’nun yapması gereken geçmiÅŸi ayıklamak deÄŸildir. Çağın getirdikleri adına birÅŸey yapılacaksa o da, teknolojinin ve internet dünyasının habire ithal ettiÄŸi ve Türkçe’nin içine yapışıp kalan tonlarca kelimenin kullanılabilir karşılıklarını düşünmek olabilir. E “bilgisayar” dan beri adam akıllı bir çeviri göremediÄŸimize, dilimize dolanmadığına göre de ; Åžefaatinizden vazgeçtik arkadaÅŸ, mezarımızdan taÅŸ çalmayın…

FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail