Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması !
Bir yazıda daha aynı misâli vermiştim. Maalesef yine neresinden tutsan elinde kalan, neresini düzelteceğini bilemediğin bir vaka ile karşı karşıyayız.
Adamın biri etrafındakilere kurban meselesini şöyle anlatıyormuş;
Hz.Musa Allah’a dua etmiş. “Ya Rabbi, bana bir kız evlat bahşedersen onu sana kurban edeyim”. Bir zaman sonra Hz.Musa’nın bir kızı olmuş, adını Ayşe koymuş. Çocuğun kurban edileceği zaman gelince Hz.Musa bıçağı yavrucağın boynuna dayamış. Tam kesecekken Azrail gökten elinde bir keçiyle gelmiş…
Hikâyenin tam bu noktasında dinleyenlerden biri artık dayanamamış : “Ben bunun neresini düzelteyim ? Hz.Musa değil Hz.İbrahim, kız değil erkek, Ayşe değil İsmail, Azrail değil Cebrail, keçi değil koç !”
Başlıkta adı geçen program, TRT’nin bu Ramazan ayında ekranlara sunduğu yeni “yarışma programıdır”. Veya diğer bir ifade ile Ramazanı festival sanan zihniyetin son eseridir. Tecavüze uğramış zihinlerini yeşil ile boyadıklarında yaptıklarının meşrulaştığı, İslamî bir temele oturduğu ve bu şekilde müslüman kalabilecekleri vehminde olanların son zihin bükme çabası da denebilir.
(Şunu da arada belirteyim olası yanlış anlaşılmalar için. Kur’an’ın edebî veya musikî bir değer taşımadığını söylemiyorum. Söylenenler katiyetle Kur’an okumanın kendisi ile ilgili değildir. Bir başka hissediş ile, bir başka anlama biçimiyle, dilsel karşılık bulmadan da okunabilir Kur’an. Mesele bu ve benzer programlar aracılığı ile kamusal-toplumsal alanda ortaya konan çerçevedir. İndirgemeci, popülist, gaflet ve dalâlet içinde olan zihniyettir sorun olan.)
Çeşitli şehirlerden gelen yarışmacılar şatafatlı bir yapımın, şatafatlı stüdyosuna gelirler. “Performanslarını sergilemeden” önce bu yarışmacıların hayatlarından kesitler filan da gösterilir. Kendileriyle hoş beş edilir. “Pop bülbül” bizden biridir, sıkıntı yok. Sonra bu yarışmacılar, altyazı ile Türkçe mealin verilişi eşliğinde Kur’an’dan çeşitli ayetler, sûreler okurlar. Yanlış olmasın aman, Allah rızası için elbette ! He demin performans sergilediklerini filan söyledim amma haşa, öyle değil, sümme haşa. Bildiğimiz Kur’an tilaveti o. Neyse sonra karşılarındaki 3 kişilik jurimiz önce son derece teknik, meseleye vakıf bir eda ile eleştirilerini yaparlar, ardından da puanlarını verirler. Stüdyodaki temsili “halk” da oylamaya katılır. Programın aralarında bu “pop bülbüllerimiz” ile garnitür babında muhabbetler yapılır, bir yandan da “bakalım hafta birincisi kim olacak !” temalı heyecan dozunu arttıran ara sıcaklar sunulur. Böylece gün birincisi, hafta birincisi, ay birincisi seçilecektir. Falan filan…
Nasıl tanıdık geldi değil mi TRT’nin özgün diye sunduğu format ? Çok bilindik bir formatı aldık yeşile boyadık ve “abra kadabra”, İslamî oldu değil mi ? Hoş, mesele keşke yalnızca format-üslûp meselesi olsa. Hakikaten de herkesi kör alemi sersem mi sanırlar ?
Kur’an-ı Kerim’i salt bir musikî dinleti mertebesine indirgemek müslüman toplumların sıkça içine düştükleri bir hastalık. Mezarlıklarda ölülere okunan bir geleneksel metin, bir dini ritüel enstrümanı haline gelmesi de benzer bir durum. İşin Kuran-ı Kerim’i popüler kültürün bir reyting aracı haline getirmek gibi hayli ucuz, hayli arızalı bir tarafı da var. Yukarıda özetlenen programın Kuran’ın mesajına, Allah’ın kullarına hitabına, ne dediğine ve o Kuran’ın bir yaşamak biçimi olmaklığına fena halde bigâne olduğu açık. Anlam ile herhangi bir temasları yok. Söylemeye insanın dili varmasa da, Kur’an etrafında bir eğlenceliğin döndüğü musiki özellikleri olan bir nesne olarak konumlandırılıyor bu bağlamda. Merkezde (televizyon mecrasındaki uygulaması bu ve benzeri yarışmalar olan) gösteri olmak üzere, bu gösterinin meşrulaştırıcı, cazip hale getirici ve de itirazları peşinen susturucu bir unsuru niteliğinde.
Öte taraftan bırakınız Kur’an’ın muhtevasına/içeriğine/esasına dair bir şey söylemeyi veya sunmayı, tilavetin-güzel okumanın kendisini kutsayan ve kendi başına değerli hale getiren, muhtevayı/içeriği/esası öteleyen, donduran bir etkisi de mevcut bu çerçevenin. Öyle ki neredeyse böylesi bir tilavet anlayışı o kitabın sayfalarının açılmasının, oradaki hitaba muhatap olmanın, ona göre bir hayat inşaa etme çabasının ve anlam arayışının önünde bir perdeye dönüşüyor.
Hee bu arada;
Büyük final Kadir Gecesi’nde. Aman kaçırmayın ki bin aydan hayırlı o gecede en güzel Kur’an’ı kimin okuduğuna şahitlik edin ! Hem kulaklarınızın pası silinir. Eğlenceli olur filan.
Son Yorumlar