Arşiv

0, 2016 için arşiv

Gerçek İslam Bu Değil !

Cumartesi, 20 Şub 2016 Yorum yapılmamış

İmam elindeki kağıttan okuduklarının mahiyetine vâkıftı aslında. Lâkin kısa aralıklarla kâğıda bakması gerektiği için ses tonunu bir türlü denkleştiremiyordu. Kağıda bakmadan kendi hissîyâtını ve fikrîyatını da dahil edebildiği her cümlede cemaat üzerindeki etkisi belirginleşiyor, kendisi de daha bir coşku saçıyordu. Modern dünyada İslam’ın algılanış ve sunuluş biçimine itirazın dile getirildiği hutbede tema “gerçek İslam bu değil” idi. Vakitlerden “İslam terörü lanetler” idi, saat tam olarak “İslam barış dinidir” i gösteriyordu.

Uzun zamandır cemaatin bu kadar can kulağıyla dinlediği bir hutbe hatırlamıyordum. Müslümanların duygularına tercüman oluyordu sanırsam. “Heh ağzına sağlık be hoca”, “tabi canım İslam barış dini zaten”, “bu hutbe sana gelsin ey Batı !” bakışları yükseliyordu kubbe altında.

Bir büyük ezilmişliktir yaşadığımız. Büyük savunmadır. Büyük savrulmadır. İşaret parmaklarının kendisini gösterdiği masum sanığın yüzünün kızarmasıdır. İslamın ne olduğundan bihaber modern dünyanın ve onun değerlerinin ithamları karşısında düştüğümüz hâl içler acısıdır. İslamı allayıp pullayarak kâh sosyalist-devrimci tonlarda, kâh hümanist tonlarda, kâh salt bir ahlâk öğretisiymişcesine sunma çabamızın zaman zaman iftiraya dönüşme ihtimali her daim mevcuttur. İslamın kimseye şirin gözükmek derdi yoktur. İslam ne ise odur. Modern dünyanın 20.yüzyılda makyajı artık iyice akmış değerleri baz alınarak yapılan İslam’a dair değerlendirmeler bir bumerang gibi gönderildiği yere döndürülmelidir oysa. İslam’ın bu düzenin ortaya çıkardığı dertlere, yine bu düzenin düşünme, eyleme biçimine münasip ve bu düzenle el sıkışarak bir derman olmak iddiası da yoktur.

İslam’ın kendi insanı, kendi dünyası, kendi tasavvurları, kendi varoluş ve kavrayış biçimleri vardır. Kapitalist-liberalist düzenin meselelerinin ihalesini İslam’a yıkmak hiç bir şey değilse mantık tutulmasıdır. Mevcut savaşların, terör eylemlerinin, göçlerin, adaletsizliğin, sömürülerin, insanlık felaketlerinin ve buhranlarının sanığı, başlatıcı ve yaygınlaştırıcı faili İslam değildir. Kimseye özür borçlu değiliz, kimseye masumiyetimizi ispat etmek durumunda değiliz. Aksine bu mahkemeyi ve bu yargıcı ve bu savcıyı ve böylesi avukatlığı reddetmeliyiz.

Müslümanların üzerlerine sinmiş, yapışmış bu cıvık savunmacı dilden tez elden kurtulmaları gerek. Modern dünyanın değerleri ile İslam’ın değerlerinin uyuşmayacağını, uzlaşamayacağını kavramak ve hiç değilse söylem ve fikir düzleminde bu melezleştirme hareketine karşı durmaları gerek. Batı’nın tanım değerleri sahasında İslam’ın değerlerinin bir yere tekabül edemeyeceğini, bu tekabülsüzlükten dolayı Batı’nın İslam’ı her şart ve koşul altında öcüleştireceğini, “zencileştireceğini” akıldan çıkarmamak gerek. İslam’ın en temel naslarını dahi birilerine şirin göstereceğiz, hediye paketi edeceğiz diye yontmaya, yozlaştırmaya meyletmemiz an meselesidir bu zihin dünyasıyla. Allah muhâfaza…

Ilımlı İslam söylemi ise soğuk savaş sonrası ortaya atılmış, iddialarından, diriliş fikrinden ve kendi tasavvurlarından vazgeçmiş, teslim olmuş ve tehlike arzetmeyen, kültürel bir öğe haline dönüşmüş bir din tanımıdır. Bu tanım da müslümanlara veya bu dinin sahibine ait değildir. Ötelerden birilerinin ulusal güvenliklerine tehdit olarak algıladığı bir dine, protestan bir çehre nakli yapmak çabasıdır. Her kim ki bu dinin başına bir ek-sıfat(anti kapitalist, sosyalist, liberal, ılımlı, radikal) yapıştırma çabası içerisindedir, biline ki o kişi pazarlama işine girişmiştir, komisyon almaktardır bu satıştan. Umar ki efendisi bildiklerinden itibar bağışlansın, “bizden biri” payeleri verilsin kendisine.

NOT: Özellikle belirtmek durumunda kalmak istemezdim elbet. Lakin yine de belirteyim Batı şeytan değildir. Batı batıdır.

FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail