Arşiv

0, 2011 için arşiv

Türkçe konuşamama !

Cumartesi, 12 Şub 2011 1 yorum

O kadar çok abuk sabuk kelime duyar oldum ki son zamanlarda birşeyler karalamadan edemedim.

Kimsenin Türkçe konusunda bütün yabancı dillerdeki kelimeleri karşılar gibi iddiası yok. En azından ben duymadım böyle bir iddia. Veya gerçekten teknik bir tabirdir mevzu bahis olan kelime ve Türkçe’ye dahil olması da gerekmiyordur, o zaman da kullanırsın bu tip kelimeleri, eyvallah. Ama mevzu bu değil. Öyle kelimeler cümle içlerine serpiştirilir, öyle özensiz ve dikkatsiz kullanılır hale geldi ki ipin ucu kaçtı kaçacak gibi hissediyorum. Hani diyeceğim o ki mevzu alışmak değil, kanıksar hale geliyoruz gibi.

İnsanın konuştuğu dil için emek sarfetmesi, az da olsa mücadele ediyor olması gerekir. Yozlaşmaması adına, biraz İngilizce biraz Fransızca biraz da ucuz yollu ukalalık ile bir laf salatasına dönüşmemesi adına gayretkeş olması gerekir. Dilin ne kadar önemli olduğuna dair herhalde küçük bir Google araştırması ile onlarca hikmetli söz de bulunabilir. Aslolan gayret göstermektir. Öyle kelimeler, ifadeler vardır ki mesela anlarsın ki adam Türkçe dili dahilinde bir yerlere oturtmaya, bir karşılık bulup onu kullanmaya çalışıyordur. Kelimeleri tereddüt içindedir. Belli olur bu. “Spesifik” demez de örneğin belirli, hususi filan der. “Spektaküler” demez harikulade, olağanüstü filan der ya da. “Case” demez de durum, şart, koşul der. Yakıştırmaya çalışır hani. Anlarsın ki adam ipin ucunu kaçırmamaya çalışıyordur. Buna benzer bir dolu örnek yaşıyoruzdur hepimiz gündelik hayatın içinde. İsyanım tam olarak yukarıdaki örneklerde olduğu gibi çok bir düşünme, debelenme süreci geçirmeden bir karşılığının bulunabileceği kelimeler için. Neden onları tercih etmiyoruza, neden bir çırpıda ağzımızdan çıkarıveriyoruz o kelimeleri kısmına takılıyorum. Teknik bir mevzuya hakimiyet belirtisi sanıyoruz çoğu kere. Veya çoğu kere biraz genel kültür, hafif entellektüel hava serpiştirdiğimizi sanıyoruz cümlelerimiz içine. Ve dile sahip çıkmak, dilin ve gündelik hayatın sözcük dağarcağını geniş tutmak daha zahmetli gözüküyor gibi.

Yine de “feedback” demek “geribildirim” demekten ne kadar daha kolay ola ki ? Veya “restart etmek” demek “yeniden başlatmak” demekten, “publish etmek” demek “yayımlamak” demekten, “trend” demek “eğilim” demekten… Sıkılmadan yazmaya devam ediyorum… “Dedicate etmek” demek “tahsis etmek” demekten, “full-time” demek “tam zamanlı” demekten, “absürd” demek “saçma” demekten. “ekstrem” demek “aşırı, uç” demekten, “empoze etmek” demek “dayatmak” demekten, “driver” demek “sürücü” demekten, “pesimist” demek “karamsar” demekten, “online” demek “çevrimiçi” demekten, “know-how” demek “birikim, yönetim bilgisi” demekten, “konsensüs” demekten “uzlaşma” demekten, “realize etmek” demek “gerçekleştirmek” demekten ne kadar daha kolay ola ki ? Sıkılmadan yazmaya devam ediyorum… “Komünikasyon” demek “iletişim” demekten, “spontane” demek “kendiliğinden” demekten, “print etmek” demek “yazdırmak” demekten, “cv” demek “özgeçmiş” demekten, “jenerasyon” demek “kuşak, nesil” demekten, “deklare etmek” demek “bildirmek” demekten, “relaks olmak” demek “rahat olmak” demekten, “okey” demek “tamam” demekten, “check etmek” demek “kontrol etmek, denetlemek” demekten ne kadar daha kolay ola ki ? Sıkılmadan yazmaya devam ediyorum… “Bodyguard” demek “koruma” demekten, “dizayn” demek “tasarım” demekten, “ekstra” demek “fazladan” demekten, “prezentasyon” demek “sunum” demekten, “revize etmek” demek “gözden geçirmek, yenilemek,” demekten, “partner” demek “eş” demekten, “ambiyans” demek “hava, ortam” demekten, “laptop” demek “dizüstü” demekten, “okeylemek” demek “onaylamak” demekten, “elimine etmek” demek “elemek” demekten, “timing” demek “zamanlama” demekten , “illegal” demek “yasadışı” demekten, “legal” demek “yasal” demekten ne kadar kolay ola ki ?

Sonra oturur sızlanır, serzeniriz birbirimizi anlayamadığımızdan, yok efendim iletişim kuramadığımızdan, vay efendim aynı dili konuşamadığımızdan. E konuşmuyoruz ki zaten arkadaş ! Ucube cümleler, hilkat garibesi tabirler cirit atıyor ortalıkta. Olayı çığırından çıkardık çıkarıyoruz. Belki henüz demir ağlarla öremedik anayurdu dört baştan ama dilin içine ettik ediyoruz, fitilleri dibine dibine yerleştirdik yerleştiriyoruz.

Mevzunun bir başka boyutu var ki içler açısı. İngilizcede sonu “tion” ile biten ve düzgün bir karşılık bulamadığımız her kelime için sonu “siyon” ile biten kelimeler uyduruveriyoruz. En uç örneğini “transaction” kelimesini “transaksiyon” şeklinde bir derginin kapağında gördüm. “Yok artık Ronaldinho!” dedim ben de sizin şu an dediğiniz gibi. “Innovation” kelimesine “inovasyon” dediğimizi, “application” kelimesi için “uygulama” gibi birebir örtüşen, hani “cuk oturan” bir karşılık olduğu halde “aplikasyon” dediğimizi ve bunun gibi bir dolusunu biliyordum ama bu artık son noktaydı sanırım. Allah beterlerinden saklasın. “Teknik yazıyoruz arkadaş, yapacak bir şey yok” gibi bir mazareti bu gibi kelimeleri uyduran arkadaşlar sadece kendilerine anlatabilirler. Ya da şöyle serzenişler çok duyarız ; “Türkçede tam olarak bir karşılığı yok ki ama”. Nereye yok ? Nasıl yok ? Hangi lügata göre ? Senin 100 kelimeyi aşmayan lügatına göre mi ? Yoksa deyim, terim ve ad olmak üzere toplam 616.767 kayıt barındıran Büyük Türkçe Sözlük’e göre mi ? Ki zaten o kelimelerin tam olarak karşılığı bu şekilde düşündüğümüz için yok ki. Sanıyoruz ki “abi know-how nere , yönetim bilgisi nere, çok farklı şeyler”. Hayır işte. Tam da buna hayır. Sen kullanmadığın için öyle sanıyorsun. Vaktiyle komputer komputer diye ortalıklarda dolaşan abilerimize “bilgisayar” kelimesi türetildiği vakit sorsaydık onlar da “bilgi saymak mı ? ne alaka abi, computer nere bilgisayar nere” derlerdi heralde. O kadar şartlamışız ki kendimizi “specific” in tam olarak bir karşlığı olmadığına, birileri “özel, belli, belirli, hususi, muayyen, ayrışık işte abi, duruma göre dilediğini kullan” deyince sanki “tamam işte Türkçe’de karşılığı yok” tezi destek buluyormuş sanıyoruz.

Aslında durum sanılanın tam aksine. Türkçede o kadar çok karşılık var ki “specific” için. Yani “specific” e “spesifik” çok kelimemiz var. Bir dolu farklı durum için ilgili karşılığın kullanılması gerekiyor. Yerine, duruma ve derecesine göre. Oysa ki seçmemek daha kolay olanı. Ayırdetmeyi gerektirmiyor bir kere. Her bir farklı kelimenin manasını bilmek de gerektirmiyor. Dolayısıyla Türkçe’ de “özel, belli, belirli, hususi, muayyen, ayrışık” kelimelerinden birinin kullanıldığı heryere şak diye yapıştırıveriyoruz “specific” i. Dediğim gibi durum sanılanın tam aksine…

Türkçe üzerine yazılacak daha çok mevzu var. Tabelalardan, marka isimlerinden tut da, cahilce, aşağılık kompleksi dolu ve çocukça “Türkilizce” uydurmalarımıza kadar. Yazarım elbet…

FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail