Arşiv

Buna etikete sahip yazılar; ‘the lord of the rings’

The Lord Of The Rings Üçlemesi

Cumartesi, 01 Eki 2011 1 yorum

the lord of the rings

İlk izlediğimden beri tekrar izlemekti aklımdaki. Şöyle serinin üç filmini arka arkaya. Nihayet yapabildim. Aklımda tam olarak ihtişam kelimesi ile eşlemiştim “Yüzüklerin Efendisi” serisini. Biraz “Indiana Jones” serisini macera ile, “Geleceğe Dönüş” serisini hayal kelimesi eşlemiş olmam gibi. Tolkien‘in hayal gücüne, nasıl olup da bu kadar farklı varlığı, nesneyi, miti kafasında oluşturabilip, bütünleyebildiğine ve tabi aynı zamanda bunu sinemaya yansıtan Peter Jackson abimize hayran olmamak elde değil. Bir film olarak niteleyince sanki birşeyler eksik kalıyor gibi. Bir destan, bir hayal gibi. Tam olarak “bir bambaşka dünya”. Bir gün gelir ötesi yapılabilir mi bilmiyorum, ama daha iyisi yapılana kadar en iyisi kesinlikle bu.

Filmin her bir sahnesi, her bir karesi üzerinde yoğun çalışıldığını kesin bir şekilde belli ediyor. Dekorlar, kıyafetler, müzikler, kullanılan savaş aletleri, makyaj, ve sair. Tasarlanan şehirler hakikaten müthiş bir hayal gücünün ve tabi en nihayetine sağlam bir prodüksüyonun ürünü. Hobbit diyarı Shire, bir güzel Elf diyarı Rivendell ya da insan ırkının yaşadığı şehirlerden Minas Tirith hakikaten insanda cennet algısını uyandıran şehirler. “Böyle mi lan acaba” diyerek ahirete göçme arzusu uyandırıyor neredeyse. Kareleri durdurup, durdurup iç çeke çeke izlenecek kadar.

Savaş sahnelerinin bu kadar daha iyi çekildiği başka herhanbi bir film de hatırlamıyorum. Belki bir tek Cennetin Krallığı yaklaşabilmiştir böylesi bir gerçekliğe. Hani o kadar gerçekliğe, ya da daha doğrusu gerçeklik hissine yaklaştırıyor ki sizi o an elinizde bir Elf yayı olsun istiyorsunuz, ya da Ork’lara saplanan her oktan keyif alıyorsunuz. Filmdeki favori savaşım korkuyu, kaygıyı ve cesareti sonuna kadar hissettiren Miğferdibi Savaşı. Hele ki Gandalf Rohan’a destek için topladığı süvariler ile beraber tepenin sırtlarından aşağı doğru inerken bir tek “Allah Allah” nidaları eksikti o süper sahneyi tamamlamak için : ))

Bu arada Viggo Mortensen ancak bu kadar yakışıklı, Liv Tyler da ancak bu kadar güzel olabilirdi sanırım. Hani filmin uyandırdığı o ihtişam havası içerisinde Cate Blanchett bile gözüme ayrı bir güzel gözüktü : ) Sonra bir de altyazı izlediğimizde kaybettiğimiz birşey olduğunu farkettim; Türkçe düblajdaki müthiş Gollum seslendirmesi. Kim seslendirdi çok merak etttim, ama süper. Kaypak Frodo’ya iki laf çakmazsam içimde kalır. Arkadaş bu kadar orası burası oynar mı bir insanın, bir kahraman bu kadar mı etki altına almaya müsait olur, az delikanlı ol, az Sam’den adamlık gör daa : )) “I can’t carry the ring, but i can carry you” dediği an efsane içinde efsane olmuş çıkmıştır Sam. Forza Sam !

Birinci film The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring’in bütçesi 93 milyon dolar hasılatı 870 milyon dolar , ikinci film The Lord of the Rings: The Two Towers’in bütçesi 94 milyon dolar hasılatı 920 milyon dolar, üçüncü The Lord of the Rings: The Return of the King’in -ki son film aynı zamanda tüm zamanların en çok gişe hasılatı yapan 4.filmi- bütçesi 94 milyon dolar hasılatı 1 milyar 118 milyon dolar. Lafı uzatmaya gerek yok para parayı çekiyor arkadaş : )

Filmin senaryosundan bulduğumu düşündüğüm saçmalık veya eksikliklere bakarken imdb’de filmle ilgili sık sorulan sorular bölümünü buldum. Şurada epeyce bir sorunun cevabı verilmiş. Mesela “Ulen Frodo efendi madem yapılabiliyordu da neden bir kartalın sırtına atlayıp gitmedi ki Mordor’a” şeklinde sorduğum soruyu daha evvel Why didn’t Frodo just fly on an eagle to Mordor? başlığı altında birileri sormuş. Tabi cevaplar hala yüzeysel gelebilir, yeterince tatmin etmeyebilir. Yapılacak iş filmin bende uyandırdığı heves üzerine üçlemenin kitaplarını okumak. Nedir ne değildiri öğrenip, Tolkien’in Orta Dünya’sını tanıyıp ondan sonra oturup daha bir yakın gözle seriyi baştan izlemek.

Son olarak üçlemenin öncesini oluşturan Hobbit kitabını da sinemaya aktarıyormuş Peter Jakcson. İki bölümden oluşan filmin ilki The Hobbit: An Unexpected Journey 2012’nin sonuna doğru gösterime girecekmiş. Merakla bekliyoruz artık, ne diyelim.

FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail