ArÅŸiv

0, 2010 için arşiv

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın çelişkisi

Pazartesi, 29 Mar 2010 Yorum yapılmamış

TDK’nın “birçok kimse, kendilerine kötülüğü dokunmayan kiÅŸiye iliÅŸmek istemez.” ÅŸeklinde izah ettiÄŸi bu atasözünün çoÄŸu kere yanlış kullanıldığını görüyorum. Kendimce düzeltme gereÄŸi gördüm.

Bir kere bu sözde bir tavsiye, bir öğüt yaklaşımı yoktur. TDK’nın da izah ettiÄŸi gibi bu bir gözlemdir. “Böylesi insanlar” iÅŸareti vardır. Yanlış kullananların en sık yaptığı hata ise cümleyi olduÄŸu gibi alıp, atasözü olmasına binaen bir nasihatmış gibi deÄŸerlendirmek. KarşılaÅŸtırdığım iki mana var.

Birincisi;Size doğrudan kötülüğü dokunmayan, size ilişmeyen kötülükleri engellemek adına mücadele etmeyip göz yumabilirsiniz, yer yer gamsız ve aymaz olabilirsiniz böylesi durumlarda.

İkincisi:Kendisine doğrudan kötülüğü dokunmayan, ilişmeyen kötülükleri engellemek adına mücadele etmeyip göz yuman, yer yer gamsız ve aymaz olabilen kişinin teşbihi.

Atasözünü birinci şekli ile yorumlayıp kullanmak ve örneklendirmek yanlıştır. Burada asıl kasıt bir durumdur, onun izahı yapılmış, o duruma bir yakıştırma yapılmıştır. İkinci manada kastettiğim gibi. Bu yönüyle de bir deyim havası vardır hatta.

Yanlış bir mana ithaf ettikten sonra da, bu atasözünü kullanıp parantez içinde, tırnak arasında “vay efendim böyle bir salığı veren atalar hangi atalar çok merek ediyorum” gibilerinden artislenmeler de ÅŸurada bahsini ettiÄŸim kategoriye dahil edilebilir.

Varsayalım ki hakikaten de benim yanlış kullanıldığını iddia ettiğim gibi mana var bu sözde. Yani birinci manayı kastetmiş olsun atalar. Bu kez de atasözü tanımına ters bir durum teşkil etmiş olur. TDK şöyle açıklamış atasözü kelimesini :

(ata’sözü) Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiÅŸ ve halka mal olmuÅŸ, öğüt verici nitelikte söz, darbımesel:

(atasözü) Eski kuşakların denemelerinden kalma yol gösterici, akıl verici yargı ve öğüt.

Peki böylesi bir tanıma sahip bir söz dizisi birincideki gibi bir mana vermek istemiş olabilir mi hakikaten ?
El cevap: Hayır. En azından ben, böyle bir manası olmuş olsa idi, halk tarafından benimsenip günümüze kadar ulaşmış olmazdı diye düşünüyorum.

FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Gmail eklentileri

Perşembe, 25 Mar 2010 Yorum yapılmamış

Gmail’in diÄŸer e-posta hizmeti saÄŸlayıcılarına nazaran bir dolu güzel özelliÄŸi var, malum olduÄŸu üzere. “Labs” özelliÄŸi ile saÄŸladığı eklentileri içerisinde pratikte çok iÅŸe yarayacak bir kaçından bahsetmek istedim. BahsedeceÄŸim eklentilere “Ayarlar-Labs seçeneÄŸi ile ulaşılabilir.

Birincisi “Göndermeyi geri al” özelliÄŸi. Bu özellik e-postayı yazıp “Gönder” düğmesini tıkladığınızda, iletilerin hemen deÄŸil, birkaç saniye sonra gönderilmesini saÄŸlıyor. Böylece yanlış kiÅŸiye e-posta göndermelerin önüne geçmiÅŸ oluyoruz.

    Ä°kinci özellik ise diÄŸer posta hesaplarınızdan(hotmail, yahoo vs.) aldığınız e-postaları istediÄŸiniz herhangi bir an kontrol edebilme ÅŸansı veriyor size. “POP hesaplarını yenile” özelliÄŸini aktif hale getirdiÄŸinizde yukarıki butonların hemen yanında bir de “Yenile” butonu ekleniyor.

      Bir diÄŸer güzel özellik de “Arama otomatik tamamlama”. Bu özellik sayesinde de -resimde de görüleceÄŸi gibi- e-postalarımızda arama yaptığımız metin kutusunda yazmaya baÅŸladığımızda otomatik tamamlama önerileri beliriveriyor.

        Ayrıca Gmail hesabınıza Google Gadget‘lar da ekleyebilirsiniz. Ayarlar-Labs sayfasından “Tüm gadget’ları URL yoluyla ekle” özelliÄŸini etkinleÅŸtirdikten sonra “Ayarlar” sayfanızda “Gadgets” adıyla bir sekme daha belirecektir.  Bu sekmede Gmail hesabınızın sol sütununda gözükmesini istediÄŸiniz gadget’ın url’sini eklemeniz yeterli olacaktır.

          Benim önemli sayıp bahsettiklerim dışında pratikte faideli olabilecek pek çok özellik mevcut, Labs‘ta. Denemek, kurcalamak isteyenlere…

          FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

          Åžeyh Edebali’nin Osman Bey’e nasihati uydurma mı ?

          Perşembe, 18 Mar 2010 Yorum yapılmamış

          Bir köşe yazısı okurken internette ve bir dolu daha baÅŸka yerde levhalar halinde görüğümüz ÅŸu meÅŸhur “Åžeyh Edebali’nin Osman Bey’e Öğütleri” baÅŸlıklı yazının uydurma olduÄŸunu konusu çekti dikkatimi. Hani ÅŸu

          Ey OÄŸul! Beysin…

          Bundan sonra öfke bize, uysallık sana..

          Güceniklik bize, gönül almak sana…

          Suçlamak bize, katlanmak sana…

          şeklinde devam eden öğütler.

          Google amcaya sordum, karşıma iki önemli köşe yazısı çıktı. Tarihçi Murat Bardakçı ÅŸuradaki yazısında bu öğütlerin bir Ä°ttihad Terakki uydurması olduÄŸunu, gazeteci-yazar BeÅŸir AyvazoÄŸlu da ÅŸuradaki yazısında bunun Tarık BuÄŸra’nın yakıştırması olduÄŸunu yazmışlar. Fakat ikisinin de ortak olarak belirttikleri ÅŸey AşıkpaÅŸazade, Şükrullah, NiÅŸancı Mehmed PaÅŸa, Oruç Bey gibi önemli Osmanlı tarihçilerinin kaynaklarında böyle bir bahis geçmediÄŸi.

          Peki bu öğütlerin hakikaten de Şeyh Edebali tarafından söylenmemiş olması neyi değiştirir? Elbette ki yazının edebi değerini ve anlamını değiştirmez. Kimin söylediğine değil de ne söylediğine bakıyorsak tabi. Hani bu tıpkı sizin yaşam tecrübelerinizden çıkarsadığınız kimi beylik sözlerin altına bir büyük düşünürün adını koyup arkadaşlarınızın fikrini öğrenmenize benzer. Ve fakat tarihin ne kadar saptırılmaya, manipüle edilmeye ve üzerinden toplum mühendislikleri uygulanmaya çalışılan bir bilim dalı olduğunu gösterir. Bir diğer gösteriği şey de internette yazılan herşeye inanmamak gerektiği, az biraz kurcalamak, dikine gitmek gerektiği sanırım.

          FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

          WordPress’e Google Reader eklentisi

          Çarşamba, 17 Mar 2010 Yorum yapılmamış

          Google Reader kullanıcıysanız ve takipçisi olduÄŸunuz sitelerdeki kimi haberleri blogunuzda göstermek istiyorsanız WordPress’in buna uygun bir eklentisi mevcut. Åžu adresten eklentiyi indirip plugins dizinine atın. Eklentiyi aktif hale getirdikten sonra yapılacak tek ÅŸey “Google Reader User ID” nizi eklentinin ayarlar kısmında düzenlemek.

          Peki nedir bu “Google Reader User ID” derseniz, Google Reader sayfanızın sol menüsünde bulunan “Paylaşılan Öğeler” e tıkladığınızda gelen sayfanın baÅŸlığının hemen saÄŸ yanında göreceÄŸiniz link “http://www.google.com/reader/shared/02774557510273097991” gibi bir ÅŸey olacaktır. Ä°ÅŸte bu “02774557510273097991” numarası sizin User ID’niz. (Belki de daha kolay bir yolu vardır. Ben böyle buldum:) )

          Bir diÄŸer önemli sayılabilecek ayar da “Cache time”. Bu da ne kadar süreyle (saniye cinsinden) Google Reader’daki paylaşılan öğelerinizi kontrol edip, bileÅŸeni güncelleyeceÄŸinin ayarı oluyor.

          Tabi “PaylaÅŸ” dediÄŸiniz bu öğeleri “Paylaşım Ayarları” sayfanızda “Genel(Herkes Görüntüleyebilir)” ÅŸeklinde ayarlamış olmanız gerekiyor.

          FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail
          Kategoriler:Web Etiketler:,

          Bakış Açısı – 2

          Salı, 09 Mar 2010 Yorum yapılmamış

          Habire hikaye yayınlamak niyetinde deÄŸilim elbetteki. Hani sadece lafı çok dolandırmadan, eÄŸip bükmeden nokta atışı yapan anektod, küçük hikaye türü yazıları yayınlamak niyetindeyim. Sanırım bu aralar bu tip hikayeleri yakalama oranım arttı. 3 okusam 2 sini tutuyorum. Bir tanesi daha…

          Hayatta bizi mutlu kılan, düşünce tarzımızdır. Her şeyi kuruntu yapıp, en ufak hadiseleri dahi büyütürsek, her gün koskoca bir dünya başımıza yıkılır. Bin bir sıkıntı içinden, güzel olan olayları ayıklamayı başarmalıyız.

          Lotoda bir milyon lira kazanan Ahmet Bey’in karşısına, gözyaÅŸları için bir kadın çıkar. Kızının çok ağır bir hastalığa yakalandığını, 100 bin lira bulamazsa, onu kurtaramayacağını anlatır. Ahmet Bey o kadar etkilenir ki, fazla sorup soruÅŸturmadan bu parayı kadına verir. KonuÅŸmaya ÅŸahit olan bir ÅŸahıs, kadını gizlice takip eder ve anlattığı hikâyenin doÄŸru olmadığını anlar. Kadın, “kızım ölümcül bir hastalığa yakalandı” derken, yalan söylemiÅŸ, resmen Ahmet Bey’i dolandırmıştır. Gider, bunu Ahmet Bey’e nakleder. Ama, muhatabının yüzünde hiçbir üzüntü ifadesine rastlamaz. Aksine, Ahmet Bey, memnun olmuÅŸ gibi gülümsemektedir. Merakla sorar:
          – Sizi kandırdı bu kadın. 100 bin liranızı dolandırdı, hiç üzülmediniz mi?
          – Neden üzüleyim ki! Aksine, ölümcül hastalığa yakalanmış bir kızın olmaması beni sevindirdi.

          FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail
          Kategoriler:Edebiyat Etiketler:

          Eclipse Method Refactoring

          Pazartesi, 08 Mar 2010 Yorum yapılmamış

          Projeler dallanıp büyüdükçe sınıflar artık okunulmaz, anlaşılmaz ve hatta yer yer içinde bir ben yokum tadında bit pazarı kıvamına geldiyse refactor kaçınılmaz olmuÅŸ demektir. Eclipse’in bir güzel özelliÄŸi de tam olarak burada karşımıza çıkıyor. Sınıfları özelleÅŸtirerek ayrıştırma, bölme iÅŸlemi sırasında istenilen metotlar “Outline” perspektifinden çoklu bir ÅŸekilde seçilip (CTRL ile) daha “Refactor->Move” seçeneÄŸinden istenilen sınıfa sorunsuz bir ÅŸekilde taşınabilir. Böylece metot çağırım ve import düzenlemelerini yaparken karşılacağımız olası insan hatalarına izin vermemiÅŸ ve bir nevi hamallık olan bu iÅŸgücünden de tasarruf saÄŸlamış oluyoruz.

          eclipsemethodrefactoring

          Refactor menüsünde;

          Move; Metot veya sınıf düzeyinde yer değiştirme
          Rename; Seçilen değişken, metot veya sınıfı yeniden isimlendirme
          Extract Interface; Seçili sınıftan interface oluşturma
          Change Method Signature; Metot imzasını değiştirme
          Pull Up; Seçilen metotları bir üst sınıfta konumlandırma
          Pull Down; Seçilen metotları bir alt sınıfta konumlandırma

          vesair gibi proje geliştirme sırasında kolaylık sağlayacak daha bir çok özellik mevcut. Konu ile ayrıntılı bilgi isteyenler şuradaki makaleye göz atabilir.

          FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail
          Kategoriler:Eclipse Etiketler:

          Metro yolculukları

          Cumartesi, 06 Mar 2010 Yorum yapılmamış

          Sevemedim, sevmiyorum metro yolculuklarını. Yerin altında, kapalı ve pencerelerinin ötesinde karanlıktan ve gri betonlardan baÅŸka bir ÅŸey vadetmeyen bir mekanda insanların tüneldeki o boÅŸ -ama hakikaten boÅŸ- karanlığı seyrettiÄŸi, bakışların sürekli birbirleri üzerinde gezinip sonra boÅŸluÄŸa doÄŸru çevrildiÄŸi bir gidiÅŸ bu, belki de gidemeyiÅŸ. Duraklar sabittir, kaç dakikada nereye varmış olunacağı, duraklarda kaç saniye duracağı tam olarak belirlidir. Belki de bu kesinlik boÄŸuyordur beni, ihitmallerin omadığı, “dümdüz bir ray üzerinde” gitmenin dayanılmaz netliÄŸi, düzlüğüdür belki. Bilemiyorum bana has bir durum mudur ineceÄŸi istasyona kilitlenip geçmesi gereken durakları, dakikaları sayma takıntısı ve bu boÄŸucu kesinlikten sıyrılıp hayatın bilinmezliÄŸine devam etme hissiyatı. Geride kalan her durak daha az karanlık vadedermiÅŸ ve daha az kesinlik demekmiÅŸ gibi hissediyorum. Hani acaba yollardaki trafiÄŸe takılmama ihtimalini mi seviyorum ? Sol ÅŸeritten geçerken türlü küfürler savuracağım bir Ferrari görme ihtimalini belki, belki de bir taksi-minibüs-iett üçgenindeki dar alanda kısa paslaÅŸmaları. Ya da daha sıradanı dalıp gitmek, neye baktığının hiçbir önemi olmadan. Bir tabelada görmek sevgilinin adını ve bir sevinç duymak içinde, son anda kırmızı ışığa takılmaktan sıyrılmak ya da.

          Seyahat etmenin doÄŸasının bir gereÄŸidir görmek, seyretmek ve keÅŸfetmek. Varılacak yere doÄŸru giderken bir keÅŸif halinde olmayı kastediyorum hani. Bir temaÅŸa. HoÅŸ aynı seyahati hemen her gün yaparken onun adı ne kadar temeÅŸa olur o da ayrı mevzu. Yine de tam da bu duygu eksik metro yolculuklarında. KeÅŸif duygusu. Ne ile karşılaşılacığının malumluÄŸu, heyecansızlığı. Gözlerin hiçbirÅŸey göremeyecek olmasının karamsarlığı. Ne cadde boyunda yürüyen insanlar görebilirsiniz, ne de ÅŸehrin telaşına, semtin kimliÄŸine dair herhangi bir ÅŸeye tanıklık edebilirsiniz. O anda ÅŸehrin de semtin de dahilinde deÄŸilsinizdir çünkü. Fiziksel olarak da :), ruhen de…

          FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail
          Kategoriler:Edebiyat Etiketler: