Reklamların Erotikleştirilmesi
Erotikleştirme (eroticization, erotization), kabaca bir şeyi çeşitli imge veya araçlar ile erotik hale getirme veya erotik tonlarla bezeme işi.
Eskiden çok daha kısıtlı bir ürün çeşidi üzerinden kurgulanan bu yöntem son bir kaç yıldır neredeyse her çeşit ürünün reklamında görülmeye başladı. Hiç bir sınır tanımayan, edep bilmeyen, sınır tanımayan, ahlâktan nasibini almamış düzenin (çocuğu) reklamcılık zihniyeti, diğer ürün reklamlarını da erotikleştirdi. Reklamlar erotik imge, simge ve çağırışımların istilasına uğradı âdeta.
Kahve, içecek, takı, mücevher, tatil, otel, araba, çikolata, dondurma, tavuk, sabun, şampuan, diş macunu-fırçası, ayakkabı, mobilya, halı, takı, parfüm, tıraş bıçağı-kolonyası-kremi, hatta pencere hatta ev…
Araba reklamlarında erkeksi bir nesne olarak sunulan araba ile âdeta sevişen kadınlar
İçecek reklamlarında (kahve veya kola artık her ne içiyorsa) içerken gözlerini kapatıp türlü haz imâsı ile kendinden geçen kadınlar
Dondurma, çikolata, kek reklamlarında (dondurma, çikolata, kek artık her ne ise yediği) alabildiğine şuh bakışlar eşliğinde ve yine türlü haz imâları kendinden geçen kadınlar
(Bunun erkek bedenli olanı da mevcutlu. Zira ilgili ürün daha çok kadınlara hitap ediyor. Bu kez karşımızda çikolata yapan müthiş yakışıklı ve kaslı güçlü erkekler. Onlar da yarı çıplaklar.)
Takı, mücevher reklamlarında göğüs dekolteleri ile takıya münasip bir yer gösteren kadınlar
Tatil ve otel reklamlarında davetkâr bakışları ile, plajda veya havuz kenarında bütün endamı ve ideal bedeniyle kadınlar
Sabun ve şampuan reklamlarında herhangi bir betimlemeye hâcet bırakmayacak şekilde köpükler içerisinde kadın bedeni
Parfüm ve deodorant reklamlarında kokuya karşı zaaf içerisinde baştan çıkmış kadın/erkek halleri
Tıraş bıçağı-kolonyası-kremi reklamlarında erkeğe traş sonrası ödül olarak işveli, edâlı kadın halleri ve yarı çıplak halde ideal erkek bedenleri
Pencere, mobilya, halı reklamlarında (elbette ki !) ideal beden hatlarıyla ürünün sunumunu-anlatımını yapan kadınlar
Spor ürünleri reklamlarında atletik ve yine idealize edilmiş ve seksileştirilmiş kadın/erkek bedenleri
Ayakkabı reklamlarında bacak(elbette ki tüysüz, pürüzsüz, selülitsiz) gösterisi yapan kadınlar (hatta bir tanesinde ayakkabıyı tanıtan kadın neredeyse ayakkabı ile sevişiyordu)
Örnekler çoğlatılabilir. Çoğaltılırken hiç zorlanılmaz da. Reklamların televizyon haricinde yayımlandığı yerler çoğaltılabilir. Gazeteler-dergiler, dış mekan panoları, sinemalar, internet siteleri ve saire…
Bütün bunların hepsinin erotik simgeler, imgeler, çağırışımlar içerdiğini hepimiz biliyoruz. “Abarttın ne alakası var”, “Bunlar mı erotik çağırışım taşıyor ?”, “O senin sapıklığın”, “Kötü gözle bakarsan öyle görürsün tabi”, “O senin bastırılmışlığın” minvalinde itirazlar ideolojik konumlanmalar veya benimsenmiş yaşam tarzlarının savunusu ile ilgili. Yüzeydeler ve çok anlamlı değiller. Hepimiz biliyoruz bütün bunların insanın hangi zaaf ve dürtülerine oynadığını.
Reklam dünyasında ürünü ve özelliklerini tanıtmaktan vazgeçeli uzun zaman oldu. Biliyoruz. Markaların etrafında çağırışım halkaları oluşturmak asıl maksat. Filanca marka çikolata dendiğinde akılda ne belirecek, marketteki rafta o ürün göründüğünde hangi düşüncelere sahip olmamız gerekiyor. İşte mesele o. Satılanlar ve pazarlananlar kimlik, veya sınıf simgeleri. Biliyoruz. Reklama konu olan ürün ya da hizmet satın alındığında nereye konumlanacağımız asıl satılan. Biliyoruz. O otelde tatil yaparsak, o marka kahveyi içersek, o marka arabaya sahip olursak, o traş bıçağını kullanırsak, o parfümü tercih edersek neler olacağı daha doğru ifadeyle “olabileceği” bütün mesele. Bütün hikaye bir ürüne, bizi olmak istediğimiz kişi yapan bir şeymiş izlenimi vermek.
Bütün bunlar için insanın en temel dürtülerinden birisi olan cinsel dürtüleri bir yapıştırıcı olarak kullanılıyor. Biliyoruz. Ürün ile ürünün vaad ettikleri arasındaki en güçlü yapıştırıcı bu erotik simgler, imgeler, çağırışımlar. Biraz ürüne sürüyorsunuz bunlardan, biraz da ürünün vaadettiklerine. Hooop oldu. Yapıştılar.
Peki bu işte herhangi bir beis, bir mani, bir ayıp yok mudur ? El cevap yoktur. Maksat daha fazla kâr elde etmek (başarmak, satmak) ise her yol mubahtır. Toplumun değerleri, dini, ahlâkı, edebi ? Geç onları bir kalem. “İlkel” toplumların kalıntıları onlar.
Son Yorumlar